Dolar : Alış : 3.0138 / Satış : 3.0193
Euro : Alış : 3.2604 / Satış : 3.2663
HAVA DURUMU
hava durumu

Diyarbakir8°CYağışlı

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 19 Kategoride 5511 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

Şengal: “90’lı yıllardan öte bir süreçteyiz”

Tweet
12 Ocak 2016 - 121 kez okunmuş
Ana Sayfa » Gündem»Şengal: “90’lı yıllardan öte bir süreçteyiz”

Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Şihat Şengal, Bölgede yeniden başlayan çatışmalı süreçle birlikte 90’lı yıllardan daha öte bir süreçle iç içe olunduğunu belirterek, Halkın sitemlerine artık bir cevap verilmesi gerektiğini söyledi. Şehir merkezlerinde tanklarla, halkın bulunduğu bölgelerin bombalandığına işaret eden Şengal, “Halk arasında kefenimiz cebimizde, ya da kefenimiz sırtımızda tabiri Diyarbakır, Cizre, Silopi, Nusaybin, Silvan, bu coğrafyadaki her alanda hayat buluyor” dedi.

90’LI YILLARDAN ÖTE BİR SÜREÇTEYİZ

7 Haziran’dan bu yana yaşanan süreci değerlendirebilir misiniz? Herkes bu süreci 90’lı yıllara benzetiyor. Siz de aynı görüşte misiniz?

Aslında son bir yıldır insanların her zaman ağzına sakız olan 90’lı yıllar kavramı var. Ve dolayısıyla bu kavram hani insanların kafasında kötü bir intiba yarattığı için her seferinde o tabir kullanılırdı. 90’lı yıllarda daha öte bir süreçle iç içeyiz. Olayı o boyutuyla iki şekilde değerlendirmek lazım. 90’lı yıllarda yine benzeri durumlarda vardı. İşte Beyaz toroslar vardı, bugün beyaz toroslar gitti, yerine siyah rangerler geldi şehre. O günde tanklar vardı. Ama tanklar ne zaman köylerde, özel hareket polisleri, JİTEM, korucular o dönemde de vardı. Ama yoğunluk kırsal kesimdeydi. Şimdi artık direk şehir merkezinde görüyoruz. Bu boyutuyla şehir merkezinde gördüğümüz için o günle bugünü kıyasladığımızda bugün daha fazla yoğun görüyoruz.

Yani bugünler 90’lı yıllardan çok farklı diyebilir miyiz?

90’LI YILLARDA KIRSALDA ŞİMDİ ŞEHİR MERKEZİNDE!

Kırsal alanlar o dönemlerde daha yoğun yaşıyordu. Şimdi şehir merkezlerinde, metropollerde yaşayanlar bunu daha yoğun yaşıyor. Arada öyle bir fark var. Ama o dönemde sosyal medyanın azlığından kaynaklı birçok bilgiden haberdar olmuyorduk, ancak bugün artık yaşananlardan anından haberdar oluyoruz. Ama ters bir durum var ortada. Şöyle ki; bu dönemde mesela yandaş medya muhabbeti var. Olaylar çok fazla çarpıtılıyor. 3 gün önce Ayşe Çelik adlı bir öğretmen ekranlara çıkıp; “Çocuklar ölmesin” cümlesini kullandığı için büyük bir baskıya maruz kalıyor. Hatta program sunucusu bile ürküp, özür diliyor. Neden özür dilediğini bile anlamış değiliz. O noktada böyle bir problem var.

BÜYÜK BİR BASKI VAR

Bu baskı, sindirme, Hükümet ve Devlet yetkilileri özgür düşünmekten, özgür yaşamdan söz ederken, bugün 90’lı yıllardan daha kötü bir pozisyona en azından bu noktada geldi. Yani 90’lıyıllarda biz her şekilde tamam belki o dönem basın bu kadar gelişkin değildi ama basına düşen şekilde olanlar anlatılıyordu. Ama bugün bakıyorsunuz insanlar o konuda çok fazlasıyla ürkek. Niye? Büyük bir baskı var.

Şehir merkezinde tankların inmesi endişelendiriyor mu?

ŞANS ESERİ YAŞIYORUZ!

Bunun yanında dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olduğunu düşünmüyorum. Şehir merkezlerinde tanklarla, kendi halkının bulunduğu bölgeler bombalanıyor ve rast gele bombalanması problemdir. Bombanın, topun ya da fişeğinin nereye gideceğini kimse kestiremez. Geçtiğimiz gün Yenişehir İlçesi’ndeki bir sokakta oturan 51 yaşındaki bir öğretmen evinde iken gözüne kurşun isabet etti. Öyle bir boyutta ki, insanların evlerinin içinde, eğitim gören bir öğrencinin sınıfta, yolda geçen bir vatandaşın, evinde kahvaltı masasında oturan bir kadının ya da, namaz kılan bir vatandaş nerden geldiği belli olmayan bir kurşun ya da bomba ile çok rahatlıkla yaşamını yitirebiliyor. ‘Şans eseri yaşıyoruz’ muhabbeti tam da denilecek tabirdir. Halk arasında kefenimiz cebimizde, ya da kefenimiz sırtımızda tabiri Diyarbakır, Cizre, Silopi, Nusaybin, Silvan, bu coğrafyadaki her alanda hayat buluyor.

Önerileriniz ne olabilir. Burada Hükümet ve HDP’ye çağrınız olacak mı?

HALKIN SİTEMLERİNE KULAK VERİLMELİ

Bu konuda halkın sitemlerine ya da çağrılarına cevap verilmeli. Sonuçta devlet ateşi söndürmekle mükelleftir. Ateşi körüklemekle değildir. Bunun yolu siyasettir. Siyasette neyi gerektirir bu masada bir şekilde yasal yollarıyla müzakere ederek de. Aslında Devlet iki, iki bucuk yıl gibi bir çözüm süreci ile bir kıvama getirmişti. Hamuru yoğurmuştu. Hamuru fırının ağzına getirmişti. Ne oldu da o hamuru fırının içerisinden geri çekip, buzdolabına bıraktı. Buzdolabına giren hamurun kıvamı artık ne olacak. İnsanların kaygıları bu boyutta. Riskli bir süreçten geçiliyor ve bizim en büyük kaygımızda bir nokta vardır. Yani insanların o kardeşlik muhabbetinin kırılma noktasıdır. Eğer o noktaya gelinirse, yarın masaya otursanız da neye yarayacaktır. Yani kırılan kalbi nasıl onaracaksınız.

CANLAR ARTIK ÖLMESİN!

Yani kimin öldüğü önemli değil. Burada polisi, askeri, YDG-H’lisi, sivili kim olursa olsun candır. Herkes anasının babasının evladıdır. Herkesin kendine has bir ailesi vardır. Ölenler arasında bile ayrımcılık yapılıyor. Böyle bir şey olamaz. Halen Cenazeler sokaklarda bekletiliyor. Bu ne dinde, ne ideolojide yani hiçbir sosyolojik ve felsefede bile yoktur. Böyle bir zihniyet. Biz buna anlam vermiş değiliz. Bunun tartışılması gerekir. Buzdolabındaysa o süreç biran önce oradan çıkarılması lazım. Aksi takdirde o buzdolabı bozulmaya başlamış demektir. Olaya bir de böyle bakmak gerekir. Süreç buzdolabında bozulursa, siz onu çıkarsanız da neye yarayacak. Çünkü insanların o bağları ve inançları kopmak üzeredir. Yarın masaya oturulduğunda insanların birbirine bakabilme yüzünün olması lazım.

YANGINA KÖRÜKLE GİDİLMEMELİ, KARDEŞLİK BAĞI KOPMAMALI

Restleşmeler, Belediyelere kayyum atanmasından, Milletvekillerinin düşürülmesinden bahsediliyor. Bunlar, yangına körükle gitmekten başka bir şey değildir. Bu çözüm değildir. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa ama karşılıklı bir şekilde ‘ama’sız masaya dönülmesi gerekir. Ama günler, saatler geçmeden hemen anında yapılması gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde felaket olur. Olan fakir fukara insanlara olur. Kardeşlik bağını iyi korumak gerekir. (bu haber sadece habediyarbakir.gen.tr’de)

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler :
TemaFabrika
  • RSSRSS
  • FacebookFacebook
  • TwitterTwitter
  • RSS
  • Facebook
  • Twitter