DBP yine halka seslendi!

Diyarbakır’da partisinin il eşbaşkanları toplantısında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “AKP ve Erdoğan’ın tekçi rejimi ülkeyi felakete sürüklüyor. AKP hükümetinin izlediği politikalar ile İttihat ve Terakki’nin uyguladığı politika arasında bir fark yoktur. Erdoğan ve Davutoğlu, Enver Paşa’nın izlediği politikaları izliyor” dedi. Yüksek, “Sur’daki ablukanın da ancak halkın harekete geçmesiyle kalkabileceğini” savundu.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, parti il eşbaşkanları toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Diyarbakır Kayapınar Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda konuşan Yüksek, “AKP iktidarının başlatmış olduğu savaş konseptliyle partilerine yönelik giderek baskının artırıldığını” ileri sürerek, Silopi ve Cizre’de PM üyeleri Mehmet Yavuzer ve Sêvê Demir’in katledildiğini, birçok partilinin de gözaltına alınıp tutuklandığını savundu.

“MÜCADELE BAYRAĞINI YERE DÜŞÜRMEYECEĞİZ”

Devletin ve AKP’nin Kürt halkının “özyönetim” talebine saldırdığını ve şu ana kadar 500 sivilin katledildiğini iddia eden Yüksek, “Bizler arkadaşlarımızın özlem duyduğu demokratik özgür bir geleceği hep beraber inşa edeceğiz. Onların özgürlük ve mücadele bayrağını taşıyacağız ve yere düşürmeyeceğiz. Çok büyük bir irade sergilerdirler, canları pahasına mücadele ettiler. Bu tarihte eşi benzeri görülmeyen bir duruştur” diye konuştu. Halen katliam politikalarının bölgede devam ettiğini ve Sur’da Cizre’ye benzer bir tabloyla karşı karşıya olduklarını ileri süren Yüksek, aynı zamanda Nusaybin, Derik, İdil ve Gever’in de katliamlarla yüz yüze olduğunu iddia etti. AKP iktidarının DBP’li belediyelere yönelik başlatmış olduğu karalama ve görevden alma politikasının devam ettiğini, bu kapsamında çok sayıda belediye eşbaşkanının tutuklandığını savunan Yüksek, son olarak Derik Belediye Eşbaşkanları’nın hukuksuz bir şekilde tutuklandığını ileri sürüldü.

“1930’LARIN POLİTİKALARI DEVREDE”

Halka hizmet eden belediye ve kurumların hedef alındığını, bir tasfiye sürecinin olduğunu ileri süren Yüksek, belediyelerin iş makinelerine el konulduğunu vurgulayarak, “Derik Belediyesi işgal edilmiş durumda, bayrak asmışlar. Tüm birimler darmadağının ediyorlar. Resmi evraklara el konuluyor. Her şey ayaklar altında alınıyor. 12 Eylül’de bile bu tabloyla karşı karşıya kalmadık. 12 Eylül’de belediye başkanları görevden alınıp yerlerine asker görevlendiriyorlardır. Bu AKP iktidarının kayyum dediği şey budur. 12 Eylül’den daha öte bir durumla karşı karşıyayız. Kürt halkı 90’lı ve 80’lı yıllarda değil, 1930’ların soykırım politikalarıyla karşı karşıyadır” dedi. Bugün tarihsel bir süreçten geçtiklerini ve geçen 100 yılda şekillenen rejimlerin değiştiğini ve bu değişen tarihsel dönemde Kürtlerin özgür demokratik bir gelecek inşa etme arayışında olduğunun kaydeden Yüksek, “AKP’nin Kürtlerin bu değişim ve dönüşüm var etmemesi için soykırım politikalarını devreye soktuğunu” iddia etti.

“ENVER PAŞA’NIN YOLUNDALAR”

AKP’nin bu politikasının Kürt düşmanlığının politikası olduğunu iddia eden Yüksek, “Geçtiğimiz bu tarihsel süreçte tekçi rejimler devrilirken, Türkiye’de AKP ve Erdoğan tekçi bir rejim şekillenme arayışları içindedir. Tüm bunlar ülkeyi bir felakete sürüklüyor. Şu an yaşanan durum bize 20. yüzyılın başında Birinci Dünya Savaşı’nı anımsatıyor. AKP hükümetinin izlediği politikalar ile İttihat ve Terakki’nin uyguladığı politikalar arasında bir fark yoktur. Erdoğan ve Davutoğlu, Enver Paşa’nın izlediği politikaları izliyor. Bugün yine Erdoğan İslam dünyasının halifesi gibi coğrafya egemenlik altında almaya yönelik bir yaklaşım sergiliyor. İçeriye girmiş olduğu ittifaklar bunu gösteriyor. Enver Paşa Rus gemilerini bombalayarak Osmanlı’yı savaşa sokmuştu. Bugün de Erdoğan Rus uçaklarını bombalayarak, Türkiye’yi 3. Dünya Savaşı’na sokmuştur” diye konuştu.

“KİMLİKSİZ DURUMU KABUL ETMEYECEĞİZ”

AKP iktidarının bu politikaları karşısında Türkiye halklarının bunu sorgulaması gerektiğini ifade eden Yüksek, çok geç olmadan tüm toplumsal kesimleri bu gidişatı durdurmak için harekete geçmesi çağrısında bulundu. İzlenmesi gereken yolun belli olduğunu söyleyen Yüksek, Kürt halkının talepleri ve statüsü kabul edilerek yeni bir başlangıç ve kuruluşun yapılması gerektiğinin altını çizdi. Yüksek, şunları söyledi: “Artık geçen yüz yılda olduğu gibi mevcut kimliksiz durumun kabul etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşamaya devam edeceksek bunun koşullu eşit özgür birliktelikten geçer. Artık bir egemenlik ilişkisini kabul etmeyeceğiz. Türkiye’nin kurtuluşu, halkların kurtuluş yolu, burada geçer. Bu nedenle bu politikalar kökten değişmesi gerekiyor. Kürtlerin bütün hakları kabul edilmelidir.”

“HALK HAREKETE GEÇERSE ABLUKA KALKAR”

Konuşmasında yaşanan süreçle birlikte kentlerde eşbaşkan ve yöneticilerinin daha büyük sorumlulukla hareket etmesi gerektiğine değinen Yüksek, “Eşbaşkanlar çok daha fazla halkla iç içe mücadele ederek, halkı sürece daha etkin katmaları gerekir. Sessizlik, izleme ve benzeri tüm durumlar AKP politikalarını güçlendirir. Bu süreçte illerde eşbaşkanlarımıza çok büyük sorumluluklar düşüyor. Sur’da abluka varken, Erzurum’da, Muş’ta, Ağrı’da halkımız harekete geçmelidir. Ancak böyle abluka kalkar” ifadelerini kullandı. (Lokman AYDOĞAN’ın haberi)