Kışanak: “Kayyım’ı kabullenmeyeceğiz!”
Son günlerde bölgedeki belediyelere kayyım atanacağı iddiaları yüksek seslerle dillendiriliyor. Kayyım atanacağı ihtimali görülen belediyelerden biri de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi. Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak bu iddiaları değerlendirdi. Büyükşehir Belediyesine uygulanan fiili durumlarla yasanın kendilerine verdiği yetkilerin ellerinden alındığını söyleyen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak, kayyım atanması halinde bunu kabullenmeyerek direneceklerine vurgu yaptı.
“YASANIN VERDİĞİ KAMULAŞTIRMA HAKKINI YAZIYLA ALIYORLAR”
Belediyenin kamulaştırdığı 80 yapıya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ikinci kere kamulaştırdı. Hukuki açıdan da geçerliliği olmayan bu uygulama nasıl ve neden gerçekleşti. Konun ayrıntıları nelerdir? Siz bu uygulamayı nasıl yorumluyorsunuz?
Yerel yönetimlerin çalışma alanlarına doğrudan müdahale var. Bunlardan birisi de belediyenin kamulaştırma yetkisi; kamu yararına kamulaştırma yapmakla görevli kurumlardan birisi olarak böyle bir görevimiz var. Zaten Suriçi’nde belediyeye ait mülkleri, taşınmazları üzerinde ikinci bir kamulaştırma kararı alarak belediyenin bu yetkisine müdahale ettiler. Normalde yasa çok açık; bir kamu kurumuna ait bir yer, başka bir kamu kurumu tarafından kamulaştırılamaz, ihtiyaç varsa tahsis edilebilir diyor. Merkezi hükümet belediyeye ait bir yeri kamulaştıramaz. Bu anayasada yazıyor. Belediyeye tarihi ve tescilli yapıların yıkılmasını, tahrip olmasını önlemek için eğer mülk sahipleri tamir etmiyorsa restore etmek zorundadır. Biz geçen sene bütün bu olaylar öncesinde bu kararı aldık ve kamulaştırma süreçlerini başlattık. Biz hükümet gibi acele kamulaştırma yapmıyoruz. Mülk sahipleriyle uzlaşmaya varmaya çalışıyoruz. Uzlaşılmıyorsa yargı süreci başlıyor. Bizim bu kararımız mülk sahipleri üzerinde de olumlu etki yarattı. Biz restore etmek için girişimlerde bulununca bazı vatandaşlar kendileri restore etme kararı aldılar. Böylece yıkılmaya yüz tutmuş tarihi tescilli yapıların onarımında artış yaşanmaya başladı.
Tapuya gönderilen yazıda ne diyor?
Geçtiğimiz günlerde tapudan bir yazı ulaştı bize. Bakanlık onlara biz bütün Suriçi için kamulaştırma kararı aldığımız için artık belediyelerin kamulaştırma görevleri kalmamıştır. Belediyelerin bütün kamulaştırma işlemleri ile ilgili tapuda bulunan şerhleri iptal edin. Bizim kamulaştırma sürecimizi bitirdiler. Biz kamulaştırma sürecimizi başlattığımızda tapu müdürlüğünden süreci başlattığımız yapıların üzerine şerh düşüyoruz.
Sur ilçesinde belediyenize ait bütün şerhler mi kaldırıldı?
Evet hepsini kaldırmışlar. Hepsini tapu bize sormadan kaldırmış.
Bakanlık bu konuda sizi tapuya gönderdiği yazı öncesi bilgilendirdi mi?
Hayır. Bize hiçbir şey söylenmedi. Sadece tapu müdürlüğü gelen yazıyı gönderdi. Şerhlerimizi kaldırdığını bildirdi.
Siz bunu nasıl okuyorsunuz? Bakanlığın size uyguladığı bu politikalar sizce ne anlama geliyor?
Yani yasayla verilmiş bir görevi, bakanlık bir yazıyla ortadan kaldırıyor. Toptan hukuksuz bir şekilde yapılıyor. Yasa vermiş bu görevi bize belediyeler tarihi eserleri korusun demiş. Ayrıca bizim yetki alanlarımızı hukuksuz bir şekilde elimizden aldıkları tek uygulama değil. Ben size diğer uygulamalardan da bahsedeyim. İmar yetkimize müdahale ediyorlar. Senelerdir en üst ölçekli planlardan 1/100000’likten 1/5000’liğe kadar planlar yapılmış ve kent ormanı diye bir bölge ayrılmış. Ağaçlar dikmeye başlamışız. İmar uygulamasıyla mülkiyet sorununu da çözmüşüz. Bu çalışmalar yıllardır, on yıldır falan böyle devam ediyor. Aniden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı orada resen kendisi yeni bir plan yaptı.
Bakanlığın uygun gördüğü yeni plan nedir?
Askeri bölge ilan etti. Kent ormanının 280 hektarlık bölümünü ayırdılar. Burayı askeri alan ilan ediyoruz dediler. Başkada bir açıklama yapmadan çıktılar işin içinden.
Bu uygulamanın hukuki bir dayanağı var mı?
Özel bir yetki ile bakanlığa, belediyelerin imar yetkisine müdahale etme yetkisi vermişler. Oraya dayanarak bizim imar planımıza müdahale ettiler. Biz buna karşı dava açtık. Ama davadan ne sonuç çıkacak bilemiyoruz. Biz haklıyız, çünkü kent genelindeki en üst ölçekli plan neresi tarım alanıdır, neresi konut alanıdır, neresi orman alanıdır bunu gösteren bir plan bu. Diğer küçük ölçekli planlarda da orası hep ve yıllardır orman alanı. Bize yapılan bu uygulama ile bize senin imar yapma yetkin yok diyorlar. Bunun gibi bir sürü fiili durum yaşıyoruz.
Bu fiili uygulamalarla sıklıkla ne zamandan beri karşılaşmaya başladınız?
Şimdi bu fiili durumların ucu açık noktaları var. Bu noktalar anayasada diyor ki; belediyeler merkezi idarenin vesayeti altındadır. Bizdeki sistemde yerel yönetimler vesayet altındadır. O sebeple İçişleri Bakanlığı belediye başkanlarını görevden alabiliyor. Fakat bu vesayet yetkisini bir sınırsız sonsuz kullanmak var, bir de bunu makul ölçüler içinde kullanmak var. Şu anda bize karşı be vesayet yetkisini sınırsız, sonsuz kullanıyor. Mesela valilik bir yazı yazıyor, pat diye amir pozisyonuna geçiyor. Sen seçilmiş olmana rağmen atanmış olan amirin pozisyonuna geliyor. Bir yazı yazıyor diyor ki; sadece 19.00 ile 22.00 arasında çöpleri toplayabilirsin. Ondan sonra çöp toplama aracı çıkarma.
Gönderilen bu yazıya itiraz etme veya sorgulama hakkınız var mı? Ya da belediyenin veya şehrin koşullarına göre durumu bildirip, değişiklik yapma hakkınız var mı?
Emre itaatsizlikten veya verilen görevi yerine getirmemekten hemen hakkınızda işlem yapılıyor. Kaldırım, yol, kilitli parke taş, imar yetkisi hepsi durdurulmuştur diye bize yazı gönderiyor. Bu yazılar gelince biz bu işleri durdurmak zorundayız.
Bu fiili uygulamaların son 1 sene içerisinde arttığı söylenebilir mi?
7 Haziran seçimlerinden sonra her şey değişti. Size bahsettiğim bu fiili durum uygulamaları arttı. Teftiş meselesi mesela, bu işin makulü de senede bir kere Sayıştay, iki sene de bir kere de mülki müfettiş gelir. Türkiye’deki makul süreler budur ve her yerde bu sıklıkta uygulanır. Biz 7 Haziran’dan bu yana müfettişsiz bir ay görmedik. Her ay en az 2-3 müfettiş geliyor.
Bu kadar teftiş edildikten sonra hakkınızda herhangi bir soruşturma açıldı mı? Veya her hangi bir suç işlediğinize dair kanıtlar bulundu mu?
Bizim için halka verdiğimiz söz çok daha önemli. Biz merkezi yönetimden çekindiğimiz için değil halka verdiğimiz sözden dolayı şeffaf, açık, demokratik bir izliyoruz. Bu sebeple belediye olarak biz kendi iç denetimimizi çok sıkı tutuyoruz. Biz halk denetimine açığız. O yüzden buradan bir yanlış çıkma ihtimali yok. Ama bu müfettiş soruşturmalarında neler çıkıyor, ben size hemen söyleyeyim; bazı şeyler için İçişleri Bakanlığı soruşma izni de verdi, soruşturmalar devam ediyor. İşte Dağ Kapı meydanına Şeyh Sait ismini vermiş buna soruşturma açılmış, Mardin Kapı’da Vedat Aydın Parkı ismini vermişiz neden Vedat Aydın diye soruşturma açılmış, Sarmaşık Derneği üzerinden yoksullara yardım ediyoruz bu yardımlara ilişkin soruşturma, eş başkanlık sistemine soruşturma, toplu sözleşme hükümlerine soruşturma, bu hükümler özgür iradeleriyle sendika ve belediye arasında yapılıyor. Bu sözleşmede karşılıklı her iki tarafında onayı ile eşine şiddet uygulayan bir çalışanın maaşından kesinti yapılarak eşine verilir maddesi. Tüm Türkiye’de çok takdir toplayan bir madde olmasına rağmen biz yapınca soruşturma açılıyor. Sonuçta bula bula ancak bunları buluyorlar. Başka bir şey bulma ihtimalleri yok.
Son günlerde her yere kayyım atanması ve özellikle bölgedeki belediyelere kayyım atanacağı yönündeki haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Belediyenize kayyım bekliyor musunuz?
KAYYIM BEKLEMİYORUM
Ben beklemiyorum, doğru da bulmuyorum. Hatta hiç kimse de beklemesin. Zaten bu kadar çok tartışmalarının sebebi biraz normalleştirmek istiyorlar. Son derece olağanüstü bir durum böyle bir şey olamaz. Seçimle gelmiş bir yönetimin yerine atanmış birini koymak sadece ve sadece açık askeri darbe dönemlerinde olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelere kayyım atanması ile ilgili açıklamalarını oldu. ‘Belediyeler konusunda gerekli adımların atılması için süratle hareket etmemiz gerekiyor. Bunların da hesabı sorulacak’ dedi siz Cumhurbaşkanının bu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce onun bu yönlü açıklamaları kayyım iddialarını güçlendiriyor mu?
O bunu söyleyebilir ama yapamaz, bence yapamaması gerekir. Ben kabullenmeyeceğim. Hep diyorlar ya alışacaksınız ben hukuksuzluğa ben alışmayacağım.
Kayyım atanırsa ne yapacaksınız?
Biz bu görevi halktan aldık ancak halka devredebiliriz. Bunu doğru bulmayız, makul bulmayız. Buna karşı da direniriz. Demokratik yolları kullanırız direnmek için de, yaptığınız hukuksuzdur, anti demokratiktir deriz. Bunu söyleyeceğiz. Geldiniz, buyurun oturun demeyeceğiz. Demirel gidi şapkamı alır 10 kere gider 5 gelirim olmaz. Zaten aylardır bunu böyle tartıştırarak bizi buna alıştırmaya çalışıyorlar. Bu hukuksuzluğu bize normalleştirmeye çalışıyorlar. Bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bizim için terör destekçisi diyor. Çok net söylüyorum hiçbir belediyemizde asla zerre kadar bir terör destekçiliği olamaz. Terörü lanetliyoruz. Terörün ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Biz terörün mağduruyuz. Böyle bir kentin, böyle bir halkın, böyle yöneticilerin terörle işi olmaz.
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR