“KCK Ana Davası düşmeli”

Askerin darbe girişiminin başarısız olması ardından toplanan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), 541’i idari yargıda, 2 bin 204’ü adli yargıda olmak üzere toplam 2 bin 745 hakim ve savcıyı açığa aldı. DİHA’da yer alan habere göre, “Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “darbe teşebbüsünde bulundukları” gerekçesiyle açığa alınan ve haklarında gözaltı kararı çıkarılan hakim ve savcılar arasında KCK adı altında soruşturma ve yargılamaların altında imzası olan hakim ve savcılar da var. KCK operasyonlarında siyasetçi, avukat, akademisyen, gazeteci, öğrenci ve belediye başkanlarının olduğu binlerce kişi gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Bu davalardan biri de Diyarbakır’da 14 Nisan 2009’da başlatılan “KCK Ana Davası”. HSYK, aldığı karar ile dava soruşturması ve yargılamasını yürüten cumhuriyet başsavcısı, özel yetkili mahkeme başkanı ve savcıların büyük bir kısmını açığa aldı.

HEPSİ AÇIĞA ALINDI

“KCK Ana Davası”na soruşturması ve davasına bakıp görevinden alınan ve haklarında gözaltı kararı çıkarılan savcılar, hakimler ve başsavcılar arasında şu isimler yer aldı:
Diyarbakır’daki “KCK Ana Davası”nın soruşturmasını başlatan dönemin Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Ergun Tokgöz, gözaltına alınan siyasetçilerin ifadesini alan dönemin Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan, soruşturmanın başladığı dönemde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcıları olan Durdu Kavak ve İlker Yılmaz, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcılardan sorumlu dönemin Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan MİT TIR’ları soruşturmasında 2 yıldır tutuklu isim savcı Ahmet Karaca, davanın iddianamesini hazırlayan Özel Yetkili Savcı İsmail Aksoy, davanın ilk olarak görüldüğü dönemin Diyarbakır Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Menderes Yılmaz, onun yerine atanan Bekir Soytürk, dönemin Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma savcısı olan Levent Kaya, 5 yıllık tutukluluk süresi dolan Kürt siyasetçilerin tahliye edilmesine yönelik başvuruları ‘Dağa çıkacaklar’ gerekçesiyle reddeden dönemin 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akgül ile aynı mahkemenin duruşma savcısı Zeynel Abidin Ulu. Yine kentte yürütülen KCK soruşturmaları kapsamında gözaltına alınanlar hakkında telefon dinlemesi, fiziki takip, gözaltı, yakalama ve tutuklama kararlarını veren hakimler Ömer Sevgiliocak ve Suna Yeşilküçük, üye hakimler İsmail Gözükara, Ömer Yıldırım ve Suna Yeşil ile KCK davalarının görüldüğü dönemin Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakan Dede de açığa alındı.

“YAPTIKLARI YARGILAMANIN HÜKMÜ YOK”

KCK soruşturması ve yargılamasını yürüten hakim savcıların açığa alınmasın değerlendiren dava avukatlarından Cihan Aydın, 2007 yılının Şubat ayında Diyarbakır’da yapılan bir “ihbar”la KCK soruşturmasının başlatıldığını hatırlatarak, 14 Nisan 2009 ile 22 Kasım 2009 tarihleri arasında yürütülen operasyonlar sonucu 191 kişi hakkında dava açıldığını kaydetti. Yargılama sürecinde ise hakkında dava açılan 3 müvekkilinin yaşamını yitirdiğini, milletvekilleri ve dosyada firariler hakkında açılan dava dosyasının ayrıldığını, şu anda dava kapsamında 161 kişinin yargılandığını belirten Aydın, davada önemli rol oynayan hakim ve savcıların tamamına yakınının görevlerinden uzaklaştırılmasını şu sözlerle değerlendirdi: “Görevden alınan hakim ve savcılar hakkında soruşturma devam ediyor. Gerçekler bu soruşturma tamamlanınca ortaya çıkacak. Ancak bu hakim ve savcılar ‘PDY üyesi’ kişiler ise yaptıkları bütün işlemler mutlak butlandır (yokluk). Bunların yapmış olduğu yasal işlemler yokmuş gibi değerlendirilmesi gerekir. Bu yüzden KCK dosyasının mutlak bir suretle yeniden ele alınması lazım. Nasıl ki Balyoz, Ergenekon gibi bir dizi davadaki deliller ‘kumpas’ gerekçe gösterilerek davalar düşmüşse, mutlak suretle KCK davasının da düşürülmesi lazım. Türkiye hukuk tarihinde kumpas aramak gerekirse en büyük kumpas bu davada (KCK) var.” Davanın siyasi iktidardan bağımsız olarak ele alınamayacağını da vurgulayan Aydın, dönemin Başbakanı olan R. Tayyip Erdoğan’ın bu operasyonun arkasında olduğunu defalarca dile getirmesini hatırlattı. Dava avukatlarından Diyarbakır Baro Başkanvekili Ahmet Özmen ise, 2 bin 745 hakim ve savcının ‘terör örgütü üyeliği’ ve ‘darbe girişimi’ iddialarıyla gözaltına alınıp, tutuklandığı bir yargı sisteminde tarafsızlık, bağımsızlık ve adaletten bahsedilmesi mümkün olmadığının altını çizdi. Özmen, “Özel Yetkili Mahkemelerin faaliyette olduğu dönemde açılan KCK, Ergenekon, Balyoz davalarının soruşturmasını ve yargılamasını yapan hâkim ve savcıların bugün ‘terör örgütü üyeliği’ gerekçe gösterilerek gözaltına alınıp tutuklanmaları bize şunu gösteriyor. Bunların hazırladıkları iddianame ve yaptıkları yargılamaların hukuki açıdan bir hüküm ifade etmediği. ÖYM’ler döneminde hazırlanan iddianameler, verilen mahkûmiyet kararları ve davaların yeniden gözden geçirilerek yeniden bir yargılama yapılması gerekiyor. Son dönemde yaşananlar, her türlü inanç, siyasi düşünce ve siyasi iktidarlardan uzak tarafsız, bağımsız bir yargı sisteminin inşa edilmesini zorunlu ve kaçınılmaz kılıyor” dedi.

“KARARLAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

Davayı başında beri takip eden Avukat Mesut Beştaş da, KCK soruşmasının başladığı ilk günden beri bu davanın hukuka uygun olmadığını, sahte delil yaratıldığını ve siyasi bir tasfiyeyi amaçladığını söylediklerini ifade etti. Sürekli siyasi amaçlı yapılan bütün soruşturma ve yargılamaların süreç içinde karşılığını bulacağını, adalet ve hukukun bir gün herkese lazım olacağını savunduklarını dile getiren Beştaş, davanın soruşturma ve yargılamasında görev alan hakim ve savcıların ‘terör örgütü üyeliği’ ile suçlanmasının bile bugüne kadar yaptıkları yargı faaliyetlerini şaibeli hale getirdiğini kaydetti. Beştaş, bu yüzden hakim ve savcıların verdiği kararların gözden geçirilerek, yapılan haksızlığını giderilmesi gerektiğini, bu kararlar nedeniyle hüküm giyen, tutuklanan yurttaşların ise hemen serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.