Kadınlar sahneye!
Dicle Üniversitesi (DÜ) Modern Halk Dans Topluluğu’nde yer alan kadın sanatçılar, danslarıyla dikkat çekiyor. Kadının her yerde olduğu gibi sahnede de var olması gerektiğini vurgulayan kadın dansçılar, duyguları ifade eden lirik dansı tüm kadınlara tavsiye ediyor. Jınha’da yer alan habere göre, akıcı ve zarif bir dans olan lirik dansın izleyenleri hem hüzünlendirdiği hem de keyifli dakikalar yaşattığını belirten dansçıların hepsi de farklı bölümlerde okuyor. Kadın dansçılar İstanbul’da düzenlenen üniversitelerarası dans yarışmasında da 5. almıştı.
“HAYATIM BOYUNCA BENİM BİR PARÇAM OLDU”
Kadın dansçılardan olan Ayşegül Üçkardeş Makine Mühendisliği 2’nci sınıf öğrencisi. Ayşegül lirik dansa birkaç ay önce başlamış ama bu kadar az zamanın bile bu dansa tutkun olması için yeterli olduğunu ifade ederek “Biz bu çalışmaya yaklaşık birkaç ay önce başladık. Yarışmaların olacağını biliyorduk ama bu çalışmaları birinci olmak için yapmıyorduk. Biz bunu en başta kendimiz sonra da izleyenler için yapmak istedik. Diğer ekiplere göre daha fazla eksikliklerimiz vardı. Ama biz orada ekip olarak bu dansı izleyicilere hissettirdik. Ben dans etmeyi çok seven bir insanım. Ayrı bir bölüm okuyorum ama dansa hayatım boyunca devam edeceğim. Küçüklüğümden beri sürekli kendi kendime dans ediyorum. Hayatım boyunca benim bir parçam oldu” dedi.
“ÖNYARGILARA KULAK ASMAYIP DANS EDİN”
Dansın kadına özgüven kattığını belirten Üçkardeş, “Çünkü toplum önünde yapıyorsun. Vücut dilini kullanıyorsun. İnsanlara o duyguyu vermek zorundasın. Bu yüzden dans bu konuda insana bir özgüven veriyor ve pozitif yönde çok şey katıyor” şeklinde açıkladı. Birçok kişinin dans etmek isteyip de yerleşik yargılar nedeniyle toplumun tepkisinden tedirgin olduğunu ifade eden Ayşegül, “Ama siz bir işe tutkunsanız, bazı duvarlarınızı yıkmanız gerekiyor. Eğer istiyorsan ve yetenekliysen, tabularını yıkıp o sahneye çıkman gerekiyor. Onun dışında kadınlar zaten bir adım atarsa gerisi gelir. Kadınlar bu konuda dışarıdan gelen tepkilere kesinlikle kulak asmasınlar. Bizler bile dans ettiğimizde yakındaki arkadaşlarımız ‘dans çok mu gerekli’ diye soruyorlar. Dans kadınlara da diğer her şey gibi çok yakışıyor” dedi. Sosyoloji öğrencisi ve bir dans tutkunu olduğunu söyleyen Pınar Küçükkaya ise Türkiye’de dansa pek sıcak bakılmadığını vurguladı. “Çünkü kadın ve erkek birbirine dokununca korkuyorlar” diyen Küçükkaya, “Ama burada insanlar birbirlerine sanat için, hayran oldukları bir şeyi var etmek, daha güzel sergilemek için yapıyorlar. Dansın en büyük getirisi bu, o yüzden büyük bir eğitim aracı dans” diye anlattı.
MODERN BİR TÜR
Lirik dansın da bölgede pek tanınmadığını ifade eden Küçükkaya, “Modern bir tür olduğu için de çok yabancı bakılıyor. Dans kadınlara kendi olma yeteneği katıyor. Onunla birlikte var olma kendini sahnede ortaya çıkarma, var etme çabası doğuyor. Biz nasıl tüm kadınların sokakta, okulda, sahalarda var olması gerektiğini ve var olacağını söylüyorsak aynı şey sahne için de geçerli. Tüm kadınları sahnelere özgürce dans etmeye davet ediyorum” dedi. Tuba Ay da dansa yeni başlayanlardan. Dansın kendisine mutluluk verdiğini belirten Tuba, “Özgüvenini de yükseltiyor dans. O yüzden sonuna kadar devam edeceğim. Dans kadına zarafet katıyor” diye konuştu
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR