İçten: “Federal Kürt Bölgesinde yaşayan Kürtler Türkiye’ye ilhak etmeli”
25. Dönem AK Parti Diyarbakır milletvekili Cuma İçten, bölgede yaşanan son gelişmeler, Ortadoğu’nun durumu, Irak Kürdistan bölgesi bağımsızlık referandum süreci, Türkiye’nin tavrı ve Türkiye’de biten çözüm süreci ile ilgili Peyamakurd’a değerlendirilmelerde bulundu.
Son zamanlarda Ortadoğu’daki gelişmeleri bir Kürt kökenli vatandaş olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bölge HZ. İbrahim’den beri kanın, gözyaşının ve terörün olduğu bir bölge ve nitekim tarihsel sürece baktığımızda, bir analiz yaptığımız zaman bölgede peygamberler öldürülmüş, peygamber kanı toprağa dökülmüş ve herhalde kıyamete kadar da orta doğu coğrafyasında böyle sorunlar ve problemler devam edecek gibi gözüküyor. Yani bu bir kural gibidir. Ama reel durum eskiden olduğu gibi şimdide net bir başlık var. Aslında bu işin içinde dinler savaşı var. Yani bir Kürt olarak bunu ifade ediyorum. Suriye’nin Kuzeyi’nde Kobani olaylarında, Kobani deki Kürtleri katledenlerin Kürt olduğunu gördüğümde bunun bir din kavgası olduğunu çok net görebiliyorum, çünkü Kobani’yi basıp ordaki Kürtleri katledenler DAİŞ’li Kürtlerdir çok net, dolayısıyla bu bölgede gerek Türkiye’de PKK olayları gerek Irak’ta gerek İran’da gerek Suriye’de hem Kürtlerin hemde diğer etnik kökenli ülkelerin örgütlerin hepsinin başlarındaki kavgaların asıl nedeni dinsel ve mezhepsel savaş. Bu savaşı açan bana göre haçlı zihniyetler, bunu neden ifade ediyorum bakın ölenlere tamamı Müslüman kökenli insanlar, dolayısıyla bu haçlıların vermiş olduğu bir karar bunun bedeli orta doğuda yaşayan Müslüman halkları veriyor sonuç itibarıyla nereye gidiyoruz, bakın Suriye’de dördüncü yıla gidiyoruz ve hala sorunlar ve problemler bitmiş değil ve insanlar birbirlerini katlediyorlar ve aynı coğrafyada aynı ülkede yaşayan insanlarda bir mezhep kavgası görüyoruz bu noktada kimsenin ötekileştirmediği herkesin mutlu olacağı refah içerisinde olabileceği bir anlayışı ortaya koymak gerekir. Türkiye bana göre Erdoğan’la birlikte bir anlayış ortaya koymuş oldu, yani insanlık onuru mücadelesini vermiş olduğu bir anlayış. Bir Kürt olarak haklarım gasp edilmiştir, gasp edilen bu haklar on yıl içerisinde fazlasıyla verildi bir lütuf değildi bu benim gasp edilen hakkımdı. Hala belki eksiklikler var düzeltilmesi gereken konular var ama anlaşıldı ki bunlar eline silah almadan, vurmadan, kırmadan ötekileştirmeden, terör seçeneği seçmeden çözülebilecek konular olduğu gözüktü. Bu anlamda orta doğuda hepimizin yapması gereken böyle kenetlenmeyi yapabilecek miyiz Osmanlı zamanında olduğu gibi farklı dinlere ve renklere anlayış gösterebileceğimiz bir arada birlikte ortak bir dil konuşabileceğimiz bir dile ihtiyacımız var yani Amerikan kıt’asından birileri bu coğrafyaya gelip insanlarımızı katlediyor ise veya Avrupa kıt’asından ülkeler Suriye’ye Irak üzerinden bir şekillendirme yapıyorsa yani aslında manzara çok net, ortada Irak’ın elinde nükleer bombalar var diye Irak’a müdahale eden zihniyet Irak’ın başına yıllarca Maliki’yi koydu, Peki Maliki kimdi? Şii mezhebine mensup birisiydi, Amerikayı mı dinliyordu? İran’ı mı dinliyordu? Peki, Irak’a müdahalede eden İran mıydı? Amerika’mıydı? Şimdi Mısır’da Müslüman kardeşleri iktidardan indirip iktidara Hristiyan kimlikli birini kim getirdi. Yani bütün bu kıt’adakiler bizi birbirimize kırdırmaya çalışıyorlar, bizler bu oyunun parçası olmamalıyız.
Irak’ta kurulacak bağımsız bir Kürdistan devletine nasıl bakıyorsunuz?
Kesinlikle dış güçlerin öyle bir planlaması var, doğru cevapları bulmak için önce ters soruları sormak lazım Amerika gerçekten bölgede bir Kürdistan devleti kurulmasını istemiş olsaydı Irak’a müdahale ettikten sonra neden böyle bir şeye karar vermedi veya tamamen şuanda Barzani yönetimi dâhil olmak üzere Amerikan’ın o topraklarda egemenliği yok mu? Var peki neden Amerika böyle bir şey istemiyor zaten ben böyle bir şey istediklerini şahsen düşünmüyorum. Yanı bölgede etnik köken sahibi olan bir Türk kardeşimiz için Türk devleti kıymetli olabilir, bir Kürt kardeşimiz için Kürt devleti kıymetli olabilir bir Arap kardeşimiz içinde kıymetli olabilir bunlar duygusal ve reel sonuçlar, bunlar ayrı konular ama gerçekçi politikalar uluslararası politikalara bakmamız gerekiyor, şuan kuzey Irak Kürdistan bölgesi yönetimindeki sahip olunan topraklar kimin topraklarıydı? Osmanlı topraklarıydı. Osmanlının misakı milli sınırları içerisinde kalan topraklardır. Daha sonra 1926 yılında ilan edilen Osmanlının son meclisi mebussan, 1920 yılında almış olduğu karar neticesinde o topraklar bize ait. Ama 1926 yılında bir şer konuldu Mondros antlaşmasıyla beraber o madde neydi? Irak’ın toprak bütünlüğüne bir helallik gelirse Türkiye oradan hak talep edecek. Böyle bir reel durum ortadayken Irak bölgesinde buna helallik getirebilecek Türkiye’yle karşı karşıya gelebilecek bir adımın atılması kimlere huzur, mutluluk, sevgi, kardeşlik barış götürecek. Birilerini daha mı çok güçlü edecek daha mı büyütecek yoksa yine kaderimiz olan, yani Kürtlerin kaderi olan ölümler gözyaşlarına mı mahkûm kalacak.
Peki, sizce orta doğuda bir Kürdistan devleti kurulursa gözyaşları sona ermez mi?
Ben bu aşamada sona erebileceğine inanmıyorum. Çünkü bakın Türkiye’deki Kürtlerin yapılanması Iraktaki yapılanma gibi değil, Irakta daha homojen ama Türkiye’de daha heterojen yani bir İstanbul da Edirne’de Kürt nüfusu daha fazla. Yani Türkiye’deki Kürtler 780 bin kilometre karelik alanı vatan toprağı olarak benimsemiş. Türkiye’de şimdi bir anket yapsanız Türkiye’den ayrılmak istiyor musunuz? Diye yüzde 90 Kürtlerin Türkiye’den ayrılmak gibi bir düşüncesi yok. Irak’ın durumu biraz daha farklı homojen bir yapı içerisinde kalmışlar ancak reel bir durum var, İngilizler Kerkük, Süleymaniye, Musul’u bizden alıp hiçbir tarihi geçmişi olmayan Irak gibi bir devlet kurup oraya verdiler. Yeniden bir devlet kurdular ve Kürtleri kabilelere teslim ettiler, yani kabile yönetimleri yıllarca Kürtleri yönettiler, oysa Osmanlı zamanında Süleymaniye’de ve Kerkük’te asla bir sıkıntı problem terör yoktu yani. Kendi özlüklerini rahatlıkla yaşayabiliyorlardı ancak Saddam ve kabile yönetimleri Kürtlere ölüm ve kan getirdiler. Şimdi her devletin ulusal çıkarları söz konusu olduğu zaman tarihsel bilgileri ve tarihi bir kenara koyamazlar yani kuzey Irak Kürdistan bölgesinde yaşayanlar Kürt kardeşlerimiz önce tarihe iyi bakıp Türk devletini anlamaları gerekiyor, orada çıkan petrollerde bizim %20 hakkımız var dört yıl boyunca oradaki petrollerden pay almışız tamamını hem de almışız, ondan sonrada yirmi yıldan fazla bir anlaşma neticesinde İngilizlere bir borç karşılığı verildi yanı 1951 yılından bugüne kadar petrol hakkı baki duruyor ancak Türkiye bunu kullanmıyor.
“ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ VE AKRABAMIZ”
Eğer bu referandumda bir fiili durum gerçekleşirse herkesin üzülebileceği bir konu olur yani Türkiye’nin ve orda yaşayan Kürtlerin karşı karşıya getirmeye kimsenin hakkı yok, Onlar bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz.
KUZEY IRAK’TAKİ REFEDANDUM İPTAL EDİLEBİLİR
Yani size göre Kürdistan’daki referandum sonrası Türkiye’deki Kürtler ve Kürdistan’daki Kürtler karşı karşıya mı gelir? Neden?
Türkiye’deki Kürtler değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin Mondros antlaşmasında ve misakı milli sınırlarından ve yapılanmasından dolayı haklı nedenlerle böyle bir şeye tepki koyacaktır. Bu tepki koyması oradaki Kürtleri sıkıntıya sokacaktır. Örneğin “oraya bir ambargo uygulanırsa uçuşa yasak bölge ilan edildi sınırlar tamamen kapatıldı. Diğer yandan Suriye ateş altında İran zaten bu konuda Türkiye’den farklı düşünmüyor. Irak’ta böyle bir oluşuma destek vermeyeceğini açıkladı” kime faydası olur dolayısıyla kimseye faydası olmaz. Ben Barzani yönetiminin Kürtlerin özgürlüğünü ve yaşamlarını tehlikeye sokabilecek böyle bir adımlar atabileceğini sanmıyorum, ben bu referandumu farklı değerlendiriyorum. Barzani Uluslararası arenada elini daha fazla güçlendirme adına kendini daha iyi ifade edebilme adına bir referandum yapıyor. Milletin iradesi milletin görüşünü almadır, bunu resmi bir bağlayıcılığı yok referandumda “evet” çıkması bile uygulamadığınız zaman bir anlamı yok, bunun uygulanıp uygulanmayacağını birlikte gözlemleyeceğiz. Ben şunu merak ediyorum Celal Talabani bir Kürt’tü yıllarca bu mücadele içerisinde yer alan biriydi. Irak’ın Cumhurbaşkanlığını yaptı. Kendisi imza yetkisine sahip olduğu o dönemlerde neden böyle bir karar almadı. Barzani’nin bu referandum fikrini yıllarca olduğunu biz biliyoruz. Ben bu referandumun hala iptal edilebileceğini ya da ertelenebileceğini düşünüyorum.
KANDİL KARŞI ÇIKAR
Size göre Barzani yönetimindeki bir bağımsız Kürdistan devletine Kandil ve PKK ne der?
Her gün askerimizi polisimiz ve Kürtleri katleden Kandil karşı çıkar. KCK’nın youtube da resmi açıklamaları var, Duran Kalkan ve PKK’nın üst düzey yöneticilerin videoları var, kendileri zaten Türkiye’nin sınırlarını korumakla mükellef olduğunu Türkiye sınırlarını hiç bir helallik göstermeyeceğini, HDP üst düzey yöneticilerinin Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduklarına dair açıklamaları var. Bana göre Irak’ın toprak bütünlüğü Kürtlerinde bölgede özgür yaşayabilmesini sağlayan bir faktördür. Aksi durumda Türkiye’nin işin içine dâhil olma hakkı oluyor bu durumu rahatlatmaz bu benim öz görüşüm, ben Barzani yönetimi olsam kuzey Irak Kürdistan bölgesindeki Kürtlerin şu soruyu sorarım! “ Irak hükümetinde mi kalmak istersiniz yoksa Türkiye’ye mi ilhak( egemenlik altına girmek) edelim” Irak yönetimi Saddam döneminde yıllarca astı kesti Halepçe katliamları yaptı, şimdide hala sorunlar ve problemler var. Bide Tükiye’ye ilhak ( egemenlik altına girmek) sorusu sorulursa ve çoğunluk evet çıkarsa gerek Siyonizm’in, Avrupa’nın, Amerika’nın petrol yada farklı maden yatakları üzerindeki oyunları bitirmiş olur yani kuzey Irak Kürdistan bölgesinin Türkiye’ye ilhakı stratejik planları ve ezberleri bozan bir adım önüne analiz yapıp kendi stratejisini ortaya koyan adım olur. Zaten Türkiye’de kendi dinlerini dillerini ve özlük hakları için bir sürü adımlar atıldı ve hala devam ediyor.
KÜRTLER TÜRKİYE’YE İLHAK ETMELİ
Türkiye’de biten çözüm süreci sonrası Türkiye’ye ilhak ( egemenlik altına girmek) fikrinin olabileceğini hala düşünüyor musunuz?
Ben Irak’taki Kürtlerin bölgedeki mütedeyyin dindar, demokrat inançlı Kürtlerden çok farklı düşünmediklerini düşünüyorum, bunu şunun için ifade ediyorum. Kandil nerde? Barzani’nde aslında kontrolünde olduğu yerlerinden biri. Peki, kandil orda yıllarca yerleşik olarak Türkiye ve Kürtlere zarar verdimi? Evet verdi. Barzani gerek üç yıl, dört yıl, elli yıl öncesinden Molla Mustafa Barzani’ye kadar gittiğimizde Türkiye cumhuriyeti devleti Halepçe katliamında bizim misafir ettiğimiz dönemleri de kastediyorum Türkiye her zaman Kürtlerin yanında onurlu bir duruş sergiledi. Kürdistan bölgesinde ki Kürtlerin Türkiye’yle bir sorunu tarihin hiç bir döneminde olmadı, şuan Türkiye’de adına “Kürt sorunu” olarak nitelendirilen bir kesim sol görüş, Marksizm, Leninist yaklaşımlar sergileyerek ideolojik bir mücadele içerinde olduğunu iddia eden bir terör örgütü, zaten bana göre Kürtlere bela olmuştur. Çünkü Barzani de defalarca zikretti Türkiye’de hatalar sorunlar yok muydu? Evet vardı. Bir Kürt olarak ben ve dedelerimde ciddi bedeller ödemedik mi? Ödedik. Ama şimdi AKP iktidarıyla birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ın demokratikleşme ve özgürleşme adımlarında gasp edilen haklarımız bir bir iade edildi, şimdi artık silahların ihtiyaç olmadığını Barzani kendisi söylüyor. Şuanda kuzey Irak’ı Kerkük, Süleymaniye, Musul, Duhok’u kalkındıran kimlerdir? Türk müteahhitleri. Bakın “Kürt müteahhitleri” demiyorum “Türk müteahhitleri “diyorum. Kürt bölgesinin yeniden inşasında Türkiye çok büyük rol almıştır. Dolayısıyla federal Kürt bölgesinin Türkiye’yle hiç bir sorunu olmamıştır, Türkiye’de PKK denen bir terör örgütüyle problemi vardır onunla mücadele ediyor bir Kürt olarak benimde tasvip ettiğim bir yapılanma değildir.
PKK KÜRTLERİ TEMSİL EDEN BİR ÖRGÜT DEĞİLDİR
Türkiye’nin genel itibariyle Kürtlere bakış açısı değişti mi?
Görüş asla değişmedi. Geçmişte sorunlar ve problemler vardı. Kürtler zulme maruz kalmıştı. Türkiye’deki Kürtleri kastederek bunu söylüyorum. Yoksa Kuzey Irak’taki Kürtlerde geçmişte yoktu, Türkiye’deki Kürtlerin demokratikleşme ve özgürleşme sorunları vardı gasp edilmişti. İşkenceler faili meçhuller, köy yakmalar bunlar derin devlet tarafından şimdi adı FETÖ olan yapılanmalar tarafından yapılmıştı; ama şimdi bu sorunların tamamı bitti. PKK’da Kürtleri temsil eden bir örgüt değildir. Çözüm süreciyle alakalı yüzyıldır yapılmayan bir şey yaptı. İlk defa terör örgütünü Abdullah Öcalan’ı siyasi kanadı HDP üzerinden muhatap kabul etti ve tek şart koştu; silahlar bu ülkenin dışına çıkacak, silahları bırakacaksınız, Abdullah Öcalan Nevroz bayramında bir mektup yazdı. Mektupta misakı millinin sınırlarından bahsetmişti, yani Öcalan’da benim bahsettiğim misakı milli sınırlarından bahsetmişti genel olarak bir Türk siyasetçi o mektubu yazmış olsaydı ancak o kadar yazardı. Yani Abdullah Öcalan’da bu itirafı ile birlikte aslında Türkiye’nin kuzey Irak Kürt bölgesindeki Kürtlerle hiç bir zaman sorunun olmadığını itiraf etmiştir. Çözüm sürecini devlet devam ettirdi ancak PKK dış güçlerin ısrarıyla bu süreci bozdu, ancak bana göre çözüm süreci devam ediyor 80 bin yıldır hiç bir cumhurbaşkanı külliyeye bölge muhtarlarını, ticaret odası başkanlarını, kanaat önderlerini toplayıp toplantı yapmadı “Erdoğan dışında” peki bunların hepsi Kürt değil mi Kürtlerin sorunlarını cumhurbaşkanına anlatmıyor mu, Kürtler PKK’dan ibaret değildir dolayısıyla çözüm süreci farklı kitlerin muhatap alındığı ve devam eden bir süreçtir. Çözümde HDP üzerinde elbet talepler yapılmalıdır ancak HDP dönüp PKK’ya silahları bırakmalısın demelidir, demediği sürece çözüm asla olmayacaktır ve HDP demediği sürece muhatap alınmamalıdır.
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar- kilis escort
- trabzon escort
- nevşehir escort
- kocaeli escort
- çeşme escort
- osmaniye escort
- ürgüp escort
- ısparta escort
- rize escort
- ağva escort