Dinç: “CPT’nin ziyareti anlamlı ama yetersiz”
CPT’nin geçen hafta İmralı Cezaevi’ne gerçekleştirdiği ziyareti değerlendiren Abdullah Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç, CPT’nin ziyaretinin anlamlı olduğunu ancak yetersiz gördüklerini belirterek, kurumu ve AB ülkelerini daha aktif tutum almaya çağırdı. İmralı Cezaevi’nde ağır işkence sistemi olduğunu ileri süren Dinç, “Avrupa ülkeleri ve kurumları, yaşanan ağır hak ihlallerini önlemek için Türkiye’ye baskı oluşturmalı. İnsan hakları ve demokrasi ilkeleri siyasi çıkarlara kurban etmemelidir” dedi
Abdullah Öcalan’ın avukatı ve aynı zamanda Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Mazlum Dinç, Avrupa Konseyi İşkence Önleme Komitesi’nin (CPT), İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne geçen hafta gerçekleştirdiği ziyareti değerlendirdi. DİHA’da yer alan habere göre, Öcalan’ın 1999 yılından bu yana çok ağır tecrit koşulları altında tutulduğunu, gerek avukatları gerekse ailesi bile “koster bozuk”, “hava muhalefeti” gibi keyfi gerekçelerle görüştürülmediğini belirten Dinç, Öcalan’ın mektuplaşma, telefonla konuşma hakkı gibi birçok temel haklardan bile yararlanamadığını ifade etti. Dinç, “Bu hakların hepsi siyasi iradenin etkisiyle engelleniyor. Çünkü bu haklar, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel haklardır. Zaten bize söylenen gerekçelerde yasal değil” dedi. Yaşanan bu ağır hak ihlallerine karşı uluslararası kurumlar düzeyinde girişimlerde bulunduklarını belirten Dinç, CPT’nin de bu kurumlardan biri olduğunu söyledi.
“ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL”
Hak ihlallerine ilişkin CPT’yi düzenli olarak bilgilendirdiklerini belirten Dinç, CPT’nin ziyaretinin anlamlı olduğunu ancak yetersiz gördüklerini ifade ederek daha fazla beklentilerinin olduğunu söyledi. CPT’nin herhangi bir makamdan izin almaksızın Türkiye’deki cezaevlerine ziyarette bulunabileceğine dikkat çeken Dinç, İmralı Sistemi’nin de ağır hak ihlallerin olduğunu iddia etti. CPT’nin daha önce hazırladığı raporlarda durumun ciddiyetine işaret edildiğini vurgulayan Dinç, aile görüşünden fiziki ve sağlık koşulları gibi birçok konuda daha önce önerileri oldu. Bu önerilerin yerine getirilmesi için daha fazla aktif tutum almalı, diye konuştu.
“TÜRKİYE İZİN VERMEYECEKTİR”
CPT’nin İmralı’ya yaptığı ziyaretlerde “olağan ve gizli bir prosedür” izlediğini aktaran Dinç, söz konusu ziyaretleri raporlaştırdığını ve ardından raporları Türkiye’ye göndererek Türkiye’den bir cevap beklediğini söyledi. Türkiye’nin söz konusu raporlara cevap yazdıktan sonra CPT’nin nihai raporu hazırladığını ifade eden Dinç, ancak bu raporu Türkiye’nin izni olmaksızın yayınlayamadığını hatırlattı. 2013 yılında da CPT’nin İmralı’ya gittiğini ve buna ilişkin hazırladığı raporunu yayınlamadığını anımsatan Dinç, bundan ötürü son ziyaretin raporu da Türkiye tarafından izin verilmeyeceği için yayınlamayacağını ileri sürdü. CPT’den bazı talepleri olduğunu da sözlerine ekleyen Dinç, şöyle devam etti: “Biz, CPT’den sözleşmenin 10.maddesinde yer alan prosedürü başlatmasını talep ediyoruz. Nedir bu prosedür? CPT ağır hak ihlalleri olduğu ve buna dönük hiçbir gelişmenin olmadığı durumda söz konusu ülkeden aylık bir şekilde rapor isteyebilir. Yani bu ağır hak ihlallerinin kaldırılması noktasında. Yine bu hak ihlalleri konusunda diğer Avrupa Konseyi ülkelerinin de Türkiye’ye baskısı oluşması açısından sürekli raporlar yayınlayabilir. Bu talepler bizler açısından çok önemlidir ve biz bu taleplerimizi CPT’ye ileterek yaşanan ağır hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için mücadele edeceğiz.”
“AVRUPA ÜLKELERİ AKTİF OLMALI”
Avrupa Konseyi’nin “demokrasi ve insan haklarının” gibi değerlerine işaret eden Dinç, CPT’nin bu konseyin bir kurumu olduğunu hatırlattı. Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temeli demokrasi ve insan haklarına dayalı olan CPT’nin bu İmralı işkence sistemine karşı çok daha aktif bir tutum içerisinde olması lazım. 1999 yılından bu yana İmralı’da çok ağır hak ihlalleri yaşanıyor. Avukat ve aile görüşmesi tanınmıyor, sağlık koşulları vahim durumda. Bu hak ihlallerinin hepsi CPT’nin raporlarında da mevcut. Dünyada eşine ender rastlanan hatta bu kadar ağır hak ihlalleri boyutuyla dünyada örneği olmayan bir sistemdir İmralı sistemi. Bu İmralı sistemine karşı, Avrupa Konseyi ülkeleri ve kurumlarının daha aktif bir tutum içerisinde olması gerekir. Ancak ne yazık ki böyle olmadığını görüyoruz.”
“İNSAN HAKLARI SİYASİ ÇIKARLARA KURBAN EDİLMEMELİ”
Siyasi çıkarlardan dolayı Avrupa’nın sessiz kaldığına vurgu yapan Dinç, “İnsan hakları ve demokrasi gibi ilkelerin bu tür menfaatlere kurban edilmemesi gerekir. Bu noktada Avrupa ülkelerinin daha tutarlı ve samimi yaklaşması gerekir. Söz konusu Kürtler olunca ve söz konusu Sayın Öcalan olunca yaşanan insan hakları ve demokrasi ihlalinin görmemezlikten gelinmesi gibi bir yaklaşımının bir an önce son verilmesi gerekir” diye konuştu.
GÖRÜŞ BAŞVURUSU REDDEDİLDİ
CPT’nin İmralı’ya yaptığı ziyaretten sonra kendilerinin de İmralı’ya ziyaret noktasında başvuruları olduğunu aktaran Dinç, ancak bu başvurularının geçmiş dönemlerde olduğu gibi “gemi bozuk ve hava muhalefeti” gerekçeleriyle ret edildiğinin bilgisini verdi. Dinç, değerlendirmelerini şöyle bitirdi: “İmralı sistemi lağvedilmedikçe bu hak ihlalleri yaşanmaya devam edecektir. Bu noktada İmralı sistemi ortadan kaldırılıncaya kadar biz, hukuksal anlamdaki mücadelemizi devam ettireceğiz. Nitekim iç hukukta yani Anayasa Mahkemesi’nde de başvurularımız var ama hala cevap verilmedi. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de tecrit konusunda başvurularımız var ve ancak bu konuda bir karar verilmiş değil.”
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR