Aslan: “Millettimiz Şerefsizce, alçakça ve ahlaksızca darbeyi önledi”

FETÖ/PDY Terör örgütü üyelerince 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimi ve sonrasını değerlendiren Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Aziz Aslan, Allah’a çok şükür şerefsizce, ahlaksızca ve alçakça darbenin hep birlikte önlendiğine işaret ederek, darbe girişiminin gerek halk gerekse de siyasi partiler açısından bir birlikteliği sağladığını söyledi.

Dün akşam düzenlenen son ‘demokrasi mitingi’ne katılmak üzere Diyarbakır’a gelen Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Aziz Aslan, 15 Temmuz darbe girişimini ve sonraki gelişmeleri Yenigün Gazetesi’ne değerlendirdi.

“FELAKETİN EŞİĞİNE GELDİK”

15 Temmuz’da Ülke olarak hep beraber felaketin eşiğine gelindiğine işaret eden Aslan, “Darbe olduğunda iktidara ve siyasi partiye yönelik başka bir gruba değil, toplumun tüm kesimleri hedef aldığı için hepimiz bundan mağdur olacaktır. Biz bundan etkilenecektik. Nihayetinde 28 Şubat’ı hatırlıyoruz. 28 Şubat’ta ülke kaynakları, o kadar ölüm, o kadar travmaların yanında o zaman kişi başı milli gelir 7–8 bin iken biranda 2 bin liraya düştü. Dolayısıyla halk bunu fark etti. Ve tepkiyi de o yönden gösterdi. Hem bir nebze başarılı oldu, hem de buna kalkışanlara iyi bir ders tabiri yerinde ise rezil rüsva etti” diye konuştu.

DARBE DEĞİL, ÜLKEYİ BÖLME GİRİŞİMİYDİ

Aslan, Kalkışmaya bakıldığında Milli Şeytan FETÖ dedikleri, yandaşları olan dünyanın önemli faktörlerini CIA gibi MOSAD, Avrupa, NATO’yu arkasına alarak adeta bir işgal gerçekleştirmeye kalkıştığını vurgulayarak, “Buna darbe demek de yetersiz olur. Tam bir işgaldi. Bir ülkeyi bölmeye kalkıştı. Büyük bir ihanet ve alçaklıktı bu. Ancak bunların hesap edemedikleri de oldu. Neyi hesap edemediler? Bunlar darbenin kendisi ilkel olduğu için düşüncüleri de o yönde ilkel oldu. ‘Halk sokağa çıkmayacak, namluyu kime çevirirsek, içeriye girecek. Biz daha önceki kalkışmayı istediğimiz gibi bastırırız ve bu ülkeyi ona göre böleriz hesabı içerisindeydiler’ Ancak onların bu tuzakları, bu hesabın üstünde Allah’ın daha güçlü bir hesabı vardı. Bu hesap neydi? Onların hesap edemedikleri bir halk faktörü vardı. Yani halk 20–30 yıl önceki halk değildi. Burada mezhep, din, etnik yapı gözetmeksizin herkes sahaya çıktı. Herkes tankın üzerine çıktı. Ve başarılı oldu. Çünkü Türkiye gibi demokrasisi gelişmiş bir ülkenin kişinin kendisine ait olan dini, mezhebi, inancı, yaşam tarzı, ahlakı bütün bunları herkes seçmiş ve yaşıyor. Bu nokta da kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Şimdi bu inandığı değerleri yaşayan bir ülkede ben ‘niye darbeyi yaşayayım’ algısı çıktı. Herkeste de bu algı vardı. Ve bu algı çok çabuk yayıldı. Karşı çıkıldı ve Allah’a şükür başarısız oldular” şeklinde konuştu.

ALÇAKÇA, ŞEREFSİZCE, ALÇAKÇA DARBEYİ HEP BİRLİKTE ÖNLEDİK

Alçakça, ahlaksızca ve şerefsizce darbenin birlik içerisinde önlendiğine işaret eden Aslan, şöyle dedi:

“Takdir edersiniz ki, bugün dünyada kitle iletişim araçları yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bunlar her ne kadar hesapladıkları gibi TÜRKSAT’ı bombalamalarına rağmen yine orada Allah’ın yardımı ile bir terslik oldu. Ve bu terslikten dolayı hemen kanallar, sosyal medya üzerinden millet organize oldu. Darbe karşıtı söylemler gelişti. Örgütlenme beklenilenden daha çabuk oldu. Bunlar Gölbaşı’ndaki Özel Hareket Merkezi’ni direk hedef almalarına rağmen yine istedikleri gibi tutmadı. Ve emniyet mensupları bir anda halk ile kaynaşarak, bütünleşerek, askere karşı birlikte oldular. Yine askeriye içinde de vatanını, insanını seven askerler onlara tepki verdi. Darbecilerin hesap edemedikleri bir nokta da Cumhurbaşkanının bir halk önderi, halk hareketinin önderi olduğuydu. Sayın Cumhurbaşkanının bir telefona çıkmasıyla herkes sahaya indi, ilgili yerlere gitti. Ve Allah’a şükür bu şerefsizce, ahlaksızca, alçakça darbeyi hep birlikte önledik”

OLAYLARDAN NASİHAT ÇIKARAMADIK

Aslan, Şuana kadar tabiri yerindeyse bu olaylardan nasihat çıkarılamadığından yakınarak, “Ama bugün halk birleşerek, bu nasihati gösterdi. En azından emarelerini gösterdi. Birlik, beraberlik, söz konusu vatan olunca orada farklı grup, düşünce ve mezhep gözetmeksizin alanlara indi. Biz Türkiye’nin genelinde artık siyasi partilerin ve düşüncelerin argümanları, bayrak ve flamaları yerine sadece Türk bayrağı vardı. Söz konusu olan vatandı ve herkes aynı dili konuşuyor, kimse kimseden rahatsız değildi. Bunun açığı, kapalısı, farklı giyim tarzından olanlarıyla bir birliktelik sağlandı. Ancak bu noktadan sonra bu minvaldeki adımı atmak hükümete düşer. İktidara, siyasi partilere düşer. Halk bunu gösterdi. Siz uzlaşın dediler. Bu vesile ile halk yapılması gerekeni gösterdi. Bu noktadan sonra siyasilerimizin atacağı adımları daha ahlaklı, daha kucaklayıcı, kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi kutuplaştırmadan, etnik farklıları gözetilmeden bu toplumsal barışı sağlama yönünde ciddi adımların atılması gerekiyor. Bu da onlar için önemli bir adımdır, bu adımın üzerine ne kadar bina etseler onların ve halkın faydasına olur. Demokrasi, insan haklarının yerleşmesi, Avrupa’nın ondan ders alması, İslami faktörlerin öne çıkması. İnsanların İslami olan şeyleri desteklemesi bir gruba endeksleyerek yapması değil. Orada görüldü ki, insani olan her şey İslami’dir. Demek ki İslami bir kucaklaşmayı da gerektiriyor. Umut ediyorum ki bu kucaklaşmaya da önemli bir vesile olacaktır” dedi.

GÖZALTILAR VE TUTUKLAMALAR İYİCE ARAŞTIRILMALI

Darbe girişiminin ardından FETÖ hainleri ciddi anlamda tutuklama, gözaltına alınmaları değerlendiren Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Örgüte bağlı olan şahıslara yönelik Hükümet tarafından tutuklamalar ve gözaltılar değerlendiriliyor. Bu darbe gerçekten toplumun bütün kesimi tarafından artık haince, alçakça ve itibarımızı zedeleyen bir durumdu. Yani bu darbe başarısız oldu ama onların temel amacı Türkiye gibi kadim bir medeniyete sahip, geçmişi olan bir ülkeyi Avrupa ve diğer ülkelerin nezdinde ‘muz Cumhuriyeti’ olarak gösterme niyetindeydiler. Etkilendik ama inşallah daha güzel adımlar atılırsa daha güzel bir imaj ile ortaya çıkarız. Ancak yine de bu gözaltıları ve tutuklamaları daha dikkatli yapılmasıdır. İnceleme yaparken, şahitlik yaparken, onları dinlerken hassas davranılmalıdır. Aksi takdirde suçsuz ve günahsız insanların kaybı çok büyük olur. Toplum ve ailesi içinde böyle bir duruma isimlerinin anılması durumunda eksikliği kaldıramayacak bir ruha sahip insanlarız. Nitekim bu kalkışmaya direk girişen ve öldürülen askerlerin ailesi bile onları kabul etmedi. Sağlıklı bilgiler üzerinden gidersek daha çok bu yanlışları minimize ederiz. Çok insanımızın en azından gururu rencide olmaz. İnanıyorum ki, bu uygulama olursa gerçekten az miktarda içinde olsa da vatanını seven insanlar belki bir şekilde sempati duymuştur ama asla bu insanların bu darbeyi tasvip etmez. Bu insanları kaybedeceğimize kazanmamız gerekiyor”

(haberdiyarbakir.gen.tr-ÖZEL RÖPORTAJ)