DTSO personeli: “Sesimizi duyun!”
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) personelleri, Sur’da 37.gündür devam eden sokağa çıkma yasağıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Bu topraklarda aileleri ile yaşayan insanlar olarak, çatışmaların en yoğun olduğu 90’lı yıllarda dahi bu kadar ağır travmalar yaşamadıklarına değinilen açıklamada, Yanı başımızda çok kavrayamadığımız ve bilgi sahibi olmadığımız bir anda devrilen masa ve sonrasında bugün yaşadığımız savaş! Bu savaşa düşük yoğunluklu demek bile canımızı acıtıyor” denildi.
“SİLAHLARIN VE TOPLARIN PATLADIĞI BİR ALANDA İŞE GİDİYORUZ”
“Her gün başımızı vücudumuzu eğerek üzerimizde silahların topların patladığı bir alanda işe geliyoruz” denilen açıklamada, “Silah ve top sesleri ile irkiliyor, yaşanan ölümler ile korku ve tedirginliklerimiz artıyor. Gün sonunda sağlıklı bir şekilde eve gitmeyi ve ailemizi de sağlıklı bir şekilde evde görmeyi umuyoruz. Çocuklarımız artık topun, silahın ve merminin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Savaş, ölüm, çatışma, travma sözcüklerine hiç yabancı değiller. Sizce bu çocuklar gelecek için ne hayaller kurarlar?”
KURŞUNUN NEREDE GELECEĞİNİ KİMSE BİLMİYOR
Açıklamada, 37 gündür bu kentte normal yaşam sürsün, daha fazla insan savaşın yarattığı yıkımlardan etkilenmesin, en asgari düzeyde temel ihtiyaçlar karşılansın diye kurumlar, yapılar çalışmaya, hizmet vermeye devam ettiğine değinilerek, “Her gün bu bölgede sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı il ve ilçelerde 10’dan fazla sivil vatandaşın hayatını kaybettiği haberleri geliyor. Cenazeler günlerce, haftalarca yerde kalıyor, insanlar yakınlarının cenazelerinin yanı başında evlerinden dışarıya çıkamıyorlar. Ve artık kurşunun nereden geleceğini ve nereye isabet ederek kaç insanın hayatına son vereceğini, kaç ailenin umutlarını yıkacağını, öfkesini büyüteceğini tahmin etmek imkânsız” denildi.
ÇALIŞIRKEN ÜRKÜYORUZ
Oda personelleri, neler yaşadıklarını da şöyle özetlediler:“Bu savaşın sadece silahlı gruplar ile yürütüldüğü ve kent sakinlerinin etkilenmediğini ifade etmek o kadar gülünç ki bizler için. Silah sesleri artınca koridorlarda toplanıyor, birbirimizi sakinleştiriyor, işyerimizden ayrılırken yasağın uygulandığı alandan yürüyerek toplu bir şekilde geçiyor ve artık duyduğumuz her sesi top, silah ve roket sesleri ile karıştırıyor ve ürküyoruz. Ancak yaşanan ölümleri, günlerce yerde kalan cenazeleri, yasaklı bölgelerde çocukların yaşadıkları travmaları düşündükçe korkularımızdan ve yasaklı bölgelere göre daha rahat olan yaşam koşullarımızdan utanıyoruz. Her gün yakınlarımızı, dostlarımızı, hemşerilerimizi kaybediyoruz. Bizler her gün yaklaşık 6 aydır çatışmadan etkilenen, kredisini ödeyemeyen, işçilerini işten çıkarmak zorunda kalan, iflasın eşiğine gelmiş ve asgari düzeyde tutunmaya çalışan işletmelerin sorunları ile karşılaşıyoruz. Ve bu sorunların arkasında işten çıkarılan, herhangi bir sosyal güvencesi olmayan, ortalama 6-7 kişilik bir aileyi geçindirme sıkıntısı ile karşılaşan ve artık her şeye umutsuz bakan insanların yaşadıklarını anlamaya, EMPATİ kurmaya çalışıyoruz. Sur’dan, Silvan’dan göç etmek zorunda kalan, yerinden edilen insanlarımızı söylemeye gerek yok sanırız” (Sait BAYRAM)
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR